Öyküler genelde geçmiş zaman olarak kurgulanır. Olaylar olup bitmiş geçmişte kalmıştır. Filiz Özdemir ise kendi tarzını ortaya koyuyor. Bir film izler gibi her şey okurken oluyor.
Bu teknik özelliği eserlerine Filiz damgası vuruyor. Ama bir başka damga da hayatın ayrıntılarına bakışındaki duyarlılı..
Bir virgül attığında cümleye bir nefes alırsınO nefes sensinOlduramadığımız ne varsa dünya içindeO sitem sensinBoynumda kılıçların gölgesiO cellat sensinNe uzar ömür ne kısalır kaderdeÖmürde zaman sensinBütün kırgınlıklarımın iç acılarının toplamıO keder sensinLügatlarda bulunmayan kelimeO kelime se..
“…Bize kadınların dünyasının bilmediğimiz yönlerini samimi, şiirsel bir dille anlatıyor bu kitap…”Müzisyen, Besteci, Şarkı Sözü Yazarı, Yorumcu Vedat Sakman“…Ferhan Metin ilk roman denemesinde (ki novella da diyebiliriz) aşkı kokuyla sarmalamış, sıcacık bir “insan hikâyesini” sun..
1961 Çankırı doğumlu.1983 Yılı Kara Harp Okulu
Mezunu. Evli, üç çocuk, bir torun sahibi. Hala devlete, millete, Atatürk’e ve bu değerler için
şehit düşenlere olan hiç bitmeyecek borcunu ödemeye çalışıyor.
İzmir, tek kurşun atılmadan alındı, keşke Yunan galip gelseydi diyen, Türklüğün ve vatanının..
“Dönüş yolunda kitabınız bana arkadaşlık etti, bir solukta okudum… Elinize, yüreğinize, dilinize
sağlık… YİBO çocuklarının öyküsünü gerçek anlamda sizler ve oralarda büyüyen çocuklar
yazacaklar, diye düşünürken sizinle karşılaşmak benim için çok güzel bir sürpriz oldu.
Çok iyi niyetli, öğrenci il..
Bu kitap hayallerinin peşinde koşan ve içindeki tutkuyu besleyen çocukların hikâyesi.Şimdi hayallerinin peşinde koşan parçanla buluşma zamanı...Kalbinin tutkuyla çarpması dileğiyle.....
Hanzade bir anda sanki bütün dertlerini, vücudunun ağrıyan yerlerini unutmuştu adeta. Kendini bir an on sekiz yaşındaki günlerde hayal etti. Mahmut’la tanışıp evlendiği günler geldi aklına. Bir an yumuşadı, bir gülümseme oluştu yüzünde. Sonrasında çektiği eziyetler aklına getirince birden buz kesti ..
Saatleri,
Yıl kadar uzun
Güneşi,
Hep öğlen yelpazesinde
Sarı Ağustos’un
Yaprakları sapsarı
Boynu bükük ağaçların
Sıcağı sarı
Arşınlıyorum,
Sokaklarını kentin
Benzim sarı.
Umutla başlamak varken,
Güne..
An kovalarım
Şafaklarını sevdim buranın
Özlem istifli yürekle…..
Veli Saltık, 1949 yılında Tunceli/Hozat/Kalecik köyünde doğdu. Malatya/Akçadağ Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra beş yıl öğretmenlik yaptı. 1 .MC Hükümeti döneminde öğretmenlikten ayrıldı. Yol-iş sendikasında eğitim uzmanı olarak işe girdi. Daha sonra Ankara Belediyesi’nde işe girdi. Belediye çalı-..
Bir gece yarısı, New York’tan Buenos Aires’e gitmek üzere büyük yolcu gemisi demir alır. Yolcuların arasında birbirinden habersiz iki satranç ustası dolaşmaktadır: yıllardır satranç tahtasından uzakta bir yaşam süren Dr. B. ve dünya şampiyonu Czentovic. Bu iki usta, gemideki yolcularda büyük ilgi uy..
Saint – Exupery’den tıpkı Gece Uçuşu gibi unutulmayacak bir yapıt. Antoine de Saint-Exupery, II. Dünya Savaşı’nın en zor günlerinde keşif uçuşuna gönderilen pilotların gözünden, savaşın anlamsızlığını, insanı sevmenin yüceliğini, ölüm karşısında hissedilen duyguları büyüleyici bir dille romanlaştırı..
Çocuklarına bıraktığı iki cümlelik vasiyetinde ne mal
paylaşılmıştı ne de görev dağılımı yapılmıştı. Bir vasiyette olması gereken bir
dilek de yoktu, iki cümleye sığdırdığı o koca öğüt, çocuklarına bıraktığı
mirastı: 'Barışın ihtişamlı sesi, duyanların kulağında bir şarkıdır; uyuyanları
ise raha..
Yemen'de, Filistin'de, Sarıkamış'ta, Hicaz'da, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşının içerisinde yer alan muharebelerde, Kore'de, Kıbrıs'ta binlerce Çankırılı şehit oldu, binlercesi sakat kaldı. Buraya hangi binleri sığdırmak mümkün olabilir ki. Sadece benim ailemden bildiğim bir Yemen, bir Çanakkale şe..
1950 Ağrı/Diyadin doğumludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1973 yılında mezun olduktan sonra 1975-1983 yılları arası serbest avukatlık, 1983-1987 döneminde Ağrı Milletvekili olarak görev yaptı. Sırasıyla Adalet Bakanlığında danışmanlık, Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, Tü..
Bayburt’ta doğmuşum. Hatta Alevi mezhebi bir ailenin beşinci çocuğu olarak. 1977’de ve kız olduğum için adım Derya konmuş. Pekesi’de bir bakkal amca tarafından. Annem öyle diyordu. Aynı zamanda çalışıp iki erkek evlat yetiştirmeye çalışan bir anneyim. Sorgulayanım. Üstelik bir kadın. Kitap okurken “..
Minik serçe bir adım geriye
sıçradı. Almak istediği poşetin nereye sıkıştığını görmek istiyordu. Onu çekip
çıkaracaksa mücadele ettiği yeri bilmeliydi.
Biraz uzaktan bakınca poşetin
neye sıkışmış olduğunu anladı Onu tutan, yer yer toprakla kaplı minik bir insan
elinin, minik bir parmak kemiği..
Daha orta ikideydim, içimde ılık ılık bir duygu, Aliye aklıma gelince… Onu düşündüğümde kızarırım. Gizlice bakarım, gelir gider evimize. Yakınıma gelse, utanır kaçarım. Uzaktan hissettirmeye çalışırım, işaret ederim, anlasa! O ise çakaralmaz… Küçük tabii benden… Daha çocuk… Biliyorum ama gel de anla..
O sesten bu sese kadar kaç yıl geçmişti!!!
Kuyuya yaklaştıkça Şems’in kulağında “beni bul“ çağrısı çınlamaktaydı. Kuyuya vardığında
kesilen sesin ardından Şems dolunayın aydınlattığı suya yansıyan esmasını gördü.
Suya yansıyan esması Şems’i yıllar önce gördüğü rüya alemindeki yaşadığı ana götürdü..
Kaç çeşit insan, kaç çeşit gün batımı, kaç çeşit ayrılık, kaç çeşit gözyaşı, kaç çeşit doğum ve belki de ölüm varsa işte o kadar farklı şiir vardır. Hepimizin içinde söylenmeye hazır, patlayacak bir silah gibi (ki kurşunu namlusuna sürül-müştür) dizeler vardır. Kimi söver, kimi güler, kimi susar.
S..
Adına hayat denilen bu sinema oyununda bedel hep kendi cebimizden ödeniyorsa eğer,
yönetmende, oyuncuda, figüran da biziz demektir. Adı da bize ait olmalı bu hayatın, bütün başlıkları da...
KAL BURALARDA
Biz de köyümüze döneriz bir gün
Buğday tarlamızı süreriz bir gün
Süslü yaşamına kandık şehrin
Köye dönüp koyun güderiz bir gün
Yanma gönül yanma kal buralarda
Türlü hayallere dal buralarda
Kısmet nerede ise orada yaşa
Belki muradını al buralarda
Ömer der gurbete alıştık artık
..
Yabancılar birbirine benziyordu. Kadınlarla erkekleri ayırt etmek o kadar zordu ki!… Konuşmaları, gülmeleri, sevinçleri, öfkeleri, kızgınlıkları ile benzeşmişlerdi. Çok ilginç değil mi? Ben farklılıkları ararken düşleriyle, hayalleriyle benzeşen insanların arasına düşmüştüm. Onlara benzemekten ürktü..
Ƨen’siz Çığlık, Sevda Külleri ile başlayan serinin ikinci safhası. Bu haliyle sevda denen muammanın makus kaderini gözler önüne seren bıçak sırtında ritmi bozuk duygusal bir dalgalanmanın gün be gün serencamını yansıtmakta…
Bütün sevdalar aynı yoldan geçmekte. Bütün sevdalar aynı dekor ve aynı sahn..
Duygularımdan, düşüncelerimden, düşelrimden, özlemlerimden, aşkımdan süzülerek geldi her biri.
Kimi zaman değişik anlamlar yükledim kelimelere.
Kimi zaman da dil içinde özel bir dil yaratarak oluşturduğum imgeleri aşk ile harmanladım.
Aşk ve şiir…
Biri en eski his, diğeri ise en eski eebiyat tür..
Sensizlik nedir söyler misin?
Sensiz olmayı sen bilirsin
Sensizlik kaderim mi dersin
Muhtacım seninle sessizliğe
Muhtacım seninle sessizliğe
Bir yan gurbet bir yanım hasret
Bedeni bekliyor saracak toprak
Yok bende sevip de unutmak
Kaderim mi sensizlik demek
Kaderim mi sensizlik demek
Unutu..
Öyküler yazdım sana;Tıpkı seramikler gibi ince ince işledim.Kelebeklerin kanatlarında her renk,Bütün sevgimle yolluyorum.Umut olsun, barış olsun, esenlik olsun şifa olsun dünyaya…..
Onlar kara kıta Afrika’nın sevimli hikâye kahramanları…
Tavşan Soongoora’nın aslan Simba’yla olan
mücadelesini, su kabağı çocuğu Kitete’nin acıklı
hikayesini, uyanık tavşan Hare’nin oyunbazlıklarını,
Anansi’nin sihirli çömleğini ve iyi yürekli Mvoo
Laana’nın hikayesini öğrenip büyüleyici bir yo..
SULTANIM SUZAN SUZİ
Sultanım Suzan Suzi
Beni görmedi gözleri
Varı yoğu dünya malı
Sevdiğim Suzan Suzi
Sevdiğim Suzan Suzi
Başım da tatlı belam
Dert ten kurtulamam
Açma derin yaralıyım
Sevdiğim Suzan Suzi
Sevdiğim Suzan Suzi
Önüm sonum olmuyor
Dertlerim hiç bitmiyor
Sever isen geçilmiyor..
''Şimdi git, sana bu acıları yaşatanlara aynı acıları yaşat ki acının ne olduğunu zulmedenler de öğrensin. Onları cehenneme gönder, bir daha kimse onların çığlıklarını bile duymasın.''..
Çaresizliğinde bir çaresi var aslında. Fakat onların tek çaresi olanaksız bir aşkın
tutsağında mahpus kalmak, gökkuşağının altından geçememek gibi imkânsızı yaşamak.
Vedalar zordur sevdalara. Hele sessiz yapılan vedalar yaşarken ölmek gibi, kağıttan yapılan
bir gemi misali, hırçın dalgalara yelke..
Bu
kitap, Fikret Yalçın’m köşe yazılarından oluşuyor. Fikret Yalçın yazılarında,
halkın gündeminde ne varsa onu ele almış. Ekonomik sosyal- politik konulara,
bir mizahçı gibi parmak basmış.
Fikret Yalçın bunu yaparken dokunaklı yazıyor,
dokunduruyor. Yeri geliyor laf sokuyor, yeri geliyor baz..
“Ay!..” diye bağırarak ayağa fırladık!.. Adamcağızın beti benzi attı! Halden hale geçti! Yüzü kıpkırmızı oldu! Tere battı ama dökülen bir şey yok! Psikolojik olarak yanma hissi almış, çırpınıyor!..” “Dede yok bir şey! Bak, fincan boş, şaka yaptım sana! Ne oldu?” dese de:“Ah! Yandım yahu! Dizlerim bo..
Herkes gibi hür ufuklarda özgürce uçarken kara kurşunlarla vuruldu. Kanatları kırıldı. Kuru biryaprak gibi sürüklenmeye başladı. Dişleri kenetlendi önce, gözleri karardı, içi daraldı.Yaşam enerjisi tükenmeye başladı. Ne gülebildi gönlünce ne ağlayabildi. Günler, haftalar hattaaylar, ne olduğunu anla..
Sevmeyi bilenlerdenim. Bazen eser, bazen ağlarım hayata.
Bazen öyle olur ki şiirler yazarım gönüller ah çeksin diye.
Çünkü bilirim, şiirler tüm sevenlerin ortak dilidir...
Gökyüzünde ardı ardına iki kez şimşek çakması ile aydınlandı. Geçici bir süre karanlığı yaran şimşeklerin ardından yüksek oktavlı patlamalarını sıraladı. Evlerdeki pencere camları şakırdadı, bazıları da kırıldı. Hava boşluğunda hızını arttıran rüzgâr yeniden hareketlenmişti. Yağan yağmur damlalar..
Aya her baktığımda o da bakıyor mu diye geçecek içimden.Her kar yağdığında kokun gelecek burnuma,Yağmur damlaları camımdan süzülürken düşleyeceğim seni.Güneşin doğuşunda, batışında ellerinin sıcaklığı;Yüzüm ellerinin arasında,Dudakların avucumdaSesim, sesim bir kuşun kanat çırpınışında.....
DOSTA BAKAN GÖZLERİM…Ağlıyorsun gözlerimDostlar içinSıla içinVatan için mi yaşların?Sancılı bir titreyişin var kalbimÖlen yiğitler içinKalan ana, Bacı, Kardaş içinDökülen kanlar için mi inleyişin?Doğan günün al, al ışıklarıGünbatımının mor, mor yamaçlarıHazan gecelerinin erguvan yapraklarıSevgi için..
Gösterilen: 641 ile 680 arası, toplam: 836 (21 Sayfa)
Alışveriş sitemizde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Daha detaylı bilgi için Çerez Politikası sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.